iyi bilirdik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iyi bilirdik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2010 Perşembe

Beni nasıl iyi bilirdiniz?

ERKAN BAL

Doğduk, belki bir doğum lekesi düştü kolumuza bacağımıza. Benim yok ama ben'im çok:)

Büyüdük, düştüm dizimde bir kıymık yarası... Eh yürektekine bakınca hiçbirşey mi dediniz? Bilmem bu benim vücudum. Benim yaralarım.

Anne babamızın baskın genlerinden izler taşıyor her bir yanımız. Ne mutlu, ne iyi ki... Gözlerim kahve, gözümün üstünde kaşım var. Bir tanesi Atatürk gibi:) Ya da bana öyle geliyor. Ego işte...

Kısa pantalon giymeyi ne zaman bıraktım... İlk giydiğim günün akşamı. Komşu çocukları dizime yapıştırdı yanan bir naylon poşeti. Askeri lisenin kapısından döndüm böylece. Yok yok kapıdan içeri aldılar da, sakladım durdum dizimi...

Duvardan atladım, göğsümün üstüne düştüm çocukken. İhtimal küçük bir bere duruyor olmalı. Durmaz mı, bilmem? Ama üniversite hayatım bir trafik kazasıyla başlar ve biter birinci perde...

Hayatta yaşadığınız herşeyden yüreğiniz kadar vücudunuz da izler taşır. Ama bedeniniz onarır kendini, olmadı doktoru var hastanesi var; ya yüreğinizin? Yürek doktorunuz da var mı?

Övünülecek şey mi? Yok benimkisi züğürt tesellisi: Yaşıma göre saçım hiç fena değil. Üstelik öyle özel koruyucu birşeyler kullandığım da yok. Hayırsız Dayıcığım (bir gün size onu da anlatmalıyım) kısa kes derdi, keserdim hepsi bu. Ama artık çok eğilirsem görebildiğim bir kelim var... Kulağımı rüzgarda düşen bir çinko levhaya kestirdim, ama şükür tamamı bende..

Az sonra iyi bilirdim diyecek olanlar, ağzımda kaç dişim var biliyormusunuz? Ya sizin? Kaçı kendinizin kaçını Çanakkale porselenden aldınız?

Bir insanı iyi biliriz demek o kadar kolay mı? Daha yüreğini açıp baktık mı birbirimizin?

Ne kadar komşuluk ettik. Aç kaldım, susuz kaldım da bir bardak su mu verdiniz? Aynı kaptan yemek mi yedik. İmece usulu ev mi yaptık? Pikniklere mi gittik bütün mahalle? Yoksa facebookta aynı gruplarda mı takıldık? Sanal da, reel de okey masasında taş mı dizmişliğimiz var?

Birlikte okula mı, askere mi gittik? Ne kadar dostuz ne kadar arkadaşız? Kaç para borç verdiniz? Ne kadar veresiye taktınız bana? Doğum günümde birlikte pasta mı kesdik? Söyleyin bakalım yükselen burcum ne?

Sahi, diyelim yarın öldüm bir trafik kazasında. Cenazem kalkmadan önce teşhis edilmem gerekti Allah korusun. Örtümü kim açıp bakacak, -Evet oydu demek için? Ya yüzüm tanınmaz haldeyse? Ya bilemezseniz diş röntgenimden? Ya tanımazsanız ayakkabılarımı? Aynı model ayakkabıyı giyen kaç kişi varız şu dünyada?

Dna yalan söylemez mi? İnsan yalan söyler de, insanın temel taşı, çekirdeği olan söylemez mi? Parmak izimden mi tanıyorsunuz beni? Ya yürek izlerimden bilen kaç kişi var, parmak kaldırsın.

-Şimdi beyler, Lütfen bir adım geri çekilin...

ve kendine güvenenler bir adım öne çıkın, saf tutmak için

SEN, evet evet sen!
Yüreğimi
en iyi bilen!

Hadi sil şimdi gözlerinin yaşını
ve gerçekten iyi bilirdim diye "sadece SEN söyle adımı..."