3 Haziran 2010 Perşembe

Taslak -4



O
kuduğun çizgi roman kadar adamsın…
Hayalinde heidi yoksa
Alice harikalar diyarına gitmediyse..
Polyanna da üzülüp kibritçi kıza ağlamadıysan.
Kemalettin Tuğcuları okumamışsan
Köprü altı çocukları ile titrememişsen…
Teksas tommiks kurtarmadıysa hayalden kalelerini
Savaşmadıysa düşlerinde  tenten kötülerle… adam mısın?

*

benim çocuk gelinlere farklı bir bakışım var
küçük yaşta bir kız ile evlenenlere sözüm.
eşinizin dul kalmasını peşinen kabulleniyorsunuz
çünkü ondan yaşlısınız ve büyük ihtimalle daha önce öleceksiniz.
önce iyi düşünün. eşinizin dul kalmasına razı mısınız?

2 Haziran 2010 Çarşamba

Taslaklar -3


b
azen kendimizden biliriz.
başkalarını suçladığımız günahları bazen kendi mazimizden tanırız.

başkalarını körü körüne suçladığımız günahlar bazen kendi amel defterimizde çoktan yerini almıştır. suçladığımız insanlara insafsızca yargılarken suçları zaten kendimizden biliriz.

ben yaptımsa o neden yapmasın deriz. bütün suçları ve günahları kendimize bile itiraf edemediğimiz iç dünyamızdan geçen fırtınalardan tanırız.

o yüzden başkalarının hatalarına merhametsizizdir. o yüzden kendimiz yerine asacak birini buluruz kolayca. o yüzden bazı suçlar  hemen tanıdık gelir bize. çünkü en çok kendimizden biliriz.

O yüzden taşlamak gerektiğinde en acımazsız, en anlayışsız biz davranırız ve bize benzeyen suçluları
asla affetmeyiz.

Sezarın hakkı Sezara


Melike evde tv izlemekte ve bir yandan da babayı beklemektedir. Baba akşam yemekten sonra işe gitmiş ve biraz geç dönmüştür.

Kavak Yelleri dizisinin sonunda bir reklam gözükür. Çağla ŞİKEL ahenkle danseden saçlarını sergilemektedir reklamında. Melike reklama yorum katar.

-Abime de böyle bi gelin kız alalım baba. Baaak saçları dansediyor, yumuşacık, hem kepek sorunu da yok. Çok güzel...

Baba gülümser. Koltuğa dinlenmek üzere kurulmuştur. Anne perdeleri ütülemektedir. Yardım edecek bir şey olmadığı için baba Melike+TV ile ilgilenmektedir. TV'de Okan BAYÜLGEN'in Disko Kralı vardır. Baba hem saat, hem içerik itibarıyla Melike'nin izlemesini istemediğinden zap yapmak için kumandayı arar ama Melike engel olur. Çünkü arada sırada izliyor olsa da gıcık Okan'ı o da sevmektedir.

Okan sunum yapar ve sahneye yeni cd'sinin Premiere'i için Hande YENER çıkar. Baba pek bu kadının müziğinden de bişi anlamaz. İnsan sesinin tenekeleştirilip adına elektronik müzik denmesini pek de beğenmemektedir. Ancak Melike aynı görüşte değildir. Bir müddet sonra ceketi omzundan atıp dekoltesi gözüken Hande YENER'le ilgili yorum yapar Melike:

-Ne güzel cildi var. Yumuşacık. Kimbilir hangi şampuanı kullanıyordur. (cilt losyonu diyemiyoruz henüz. reklamlar o kadar derine nüfuz etmemiş:)

Baba işin sonunun pek iyi gitmediğine karar vererek TV'yi kapatmak ister. Melike isyan eder. Saat 01.00'e gelmektedir.

-Zaten bu gün benimle hiç oynamadın baba... Ben oynamak istiyorum.

Aynı terane artan tempoda yatak odasında da sürünce baba çaresiz Melike ile oyun oynamak üzere yerinden kalkar.

Koridor'un uzun ışıkları yakılır ve baba yeni bir oyun icad eder... Baba terliğiyle tenis maçı.

Uzunca koridorun bir ucuna baba oturur ve bacaklarını açar, öbür ucuna Melike. Gözleri uykulu baba terliklerinin birini Melike'ye verir raket olarak.

Sonra top ileri, top geri. Allah'tan top yumuşaktır ama Melike yerden oynamaktan memnun olmadığı için arada bir topu zıplatmasını, ters köşeye atmasını ister babadan...

Zoraki bale dersi antrönörlüğünden Zuhal Voigt'in gönderdiği içeriklerle kurtulan baba geleceğin Anna Kornikova'sının yetiştiği koridordaki tenis antremanından nasıl kurtulacağını düşünmektedir.

Bir yolunu bulup uykum geldi denildikten sonra yatağa gidilir. Melike ısrarla üstünü örtmek istememektedir. Biraz terlemiş olmalı diye düşünür baba. Sırtını kontrol eder bebeğinin. Ona masal anlatmayı dener.

Melike:

-Off yoruldum baba. Daha önce anlattın ya. Işığı söndür....

dsc00211

Taslaklar -2 / aslolan


aslolan yerinde sabit durmak değil
ne olmak istediğine karar vermek ve ileri gitmektir.
yeri sürekli değişen bir deniz fenerine hiçbir denizci güvenmez belki ama istasyonda sürekli bekleyen bir trene de kimse binmek istemez.

* tez gelen her akşam ömürden giden kısa bir gündür...(söz)

yükselirken
üzerine bastıklarınız
borç taktıklarınız,sevilip ağlattıklarınız
basamaklardan inerken
aynı insanları göreceksin, o yüzden saygılı davran

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Taslaklar -1 / şehirde


şehirde


yere tükürülmez
sokakta burun sümkürülmez
küfürle konuşulmaz
sigara adamın suratına üfürülmez
izmariti yere atılmaz
bira şişesi ormana atılmaz
sokağa işenmez..
dükkan önü mal doldurulmaz
caddelerinde dev kamyonlar dolaşmaz
kaldırıma parkedilmez
sokağına lağım akmaz
sehirde wcden çıktığında nasıl bir adam olduğun bellidir
sehirde kamyonlar rahat geçsin diye 10 yılda yetiştirilmiş ağaçlar kesilmez
sehirde kapı önüne çıkarılan ürünler ortalığı kirletmez
şehirde insanlar kendi kapısının önünü serbest ticaret bölgesi gibi boş bırakıp komşusunun önüne çekmez

gece 3.00 de  sarhoş narasıyla uykudan adam kaldırılmaz
minik köpekler belediyece itlaf edilmez
otobüslerine minibüslerine tıka basa yolcu alınmaz
tarihi geçmiş ürünler rafta hala satılmaz
sokak ortasında anne babası tarafından da olsa çocuk dövülmez,
erkekliğin şanındandır deyip hanım asla azarlanmaz.
ve  şehreminiler, şehrin yöneticileri güpegündüz uyumaz

(*) bu seride yazmayı düşünüp başladığım ama bir türlü bitiremediğim müsveddeler yer almaktadır. yazım hatalarını vs. düzeltmeden yayınlıyorum mazur görünüz...

30 Mayıs 2010 Pazar

Şalgamlı yoğurt çorbası



Biliyorum size uzun süredir Melikem'le birlikte yemek tarifi yazmadık. "Leblebi dolması"ndan bu yana. Aslında bizim evde Melikem her gün yeni bir yemek tarifi denese de anlatmaya kısmet bugüneymiş...

Artık kaçamazsınız, yakalandınız bir kere. Hemen kağıt ve kalemi çıkarıp not almaya başlayın. Melike'mden süper bir yemek tarifi daha geliyor.

ŞALGAMLI YOĞURT ÇORBASI

Gerekli Malzemeler:

1-Annemizin hazırladığı yoğurt çorbası

2-Şalgam

3-Mevsim salatası

4-Salatalık

5-Meyve bıçağı

6-Anne Babaya sabır

HAZIRLANIŞI:


Öncelikle sabırla sofranın hazırlanması beklenir ve beklerken tabağımıza konan çorbaya nasıl bir kulp takacağımız düşünülmeye başlanır.

Sofrada şalgam bulunmama ihtimaline karşı, salatadaki kırmızı marul veya turp'un suyunun çıkması beklenir. Bu amaçla salataya zeytinyağı ve sirke - limon takviyesi istenir. Anne baba'da kızımızın iştahı açılıyor diyerek sazan gibi olaya atlar.

Her zamanki gibi "yemeğimi ben kendim yicem" denilerek alınan küçük boy salatalığın kalınca kısmı (biraz tuz ekildikten sonra) birkaç diş ısırılır. Genişleyen alana çatal, bıçak ile girilerek salatalık kabak gibi oyulur...

Öte yandan çorbamızın içine kırmızı turpla renklenmiş salata suyu veya şalgam hafifçe boca edilmeye başlanır ve hafif hafif çorbamız karıştırılır.

Çorba kaşığı ile az önce oyduğumuz salatalığın içine kaşık kaşık renklendirilmiş çorbamız konulur.

Dökülme seviyesine gelen salatalıktan külahımızdaki çorba dondurma yer gibi yalanarak yenilmeye çalışılır.

Tadı hiç de hoş olmayan bu karışımı kendimiz hazırladığımız için küçük bir el hareketiyle çorbamız "kazara" tabağa dökülür.

Bu arada sabrı tükenen anne babanın sözlü müdahaleleri fırsat bilinerek "Bana ne ben yemicem, hep sizin yüzünüzden oldu, siz yiyin diyerek" afiyetle servis yapılır.

melikecorba

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Melike'den inciler: Pırt güzelliği



Güzellik algılarımız farklı farklı ama bir çocuğun gözlerinden hayata bakabildiğinizde nelerin güzel olabileceğini görüp şaşırmamak imkansız. Siz de ben gibi sadece ruh ve beden güzelliğinden ibaret sanıyorsanız bu kavramı yanıldığınızı az sonra öğreneceksiniz. Lütfen bizi okumaya devam edin efendim:)

Melike'mi artık hepiniz tanıdığınıza göre Melike'mli bir günün öyküsünü daha anlatarak başlayalım sözlerimize...

Melike'nin sabahı olmuştur artık ve bir müddet sonra dükkana inilir babanın yanına. Ağlamaklı söze girilir:

-Baba ben bilgisayar istiyorum...

-Alırız kızım ama sen TV izliyordun noldu çocuk TV'ye.

-Annem Dantel Erkan bakıyor. (Güler Erkan) . Ben bilgisayar istiyorum. Kuaförcülük oynucam...

-Alırız kızım doğum gününde sana benden bir bilgisayar söz.

-Baba pastaneye gidelim mi?

Pasta yiyelim doğum günüm olsun mu?

-Olmaz kızım doğum günün Nisanda.

-Off ya. Bugün Cuma, yarın Mart sonraNisan mı?

-Yok kızım. Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz ben sana söylerim.

-Peki Baba.

-Baba Balıkesir'de Allah var mıdır?

-Var tabi kızım. Allah her yerdedir. Neden sordun ki?

-Kar yağsın, çocuklar oynasın diye dua ediyom ya.

Betül ablam Balıkesir'de okulda ya. Oraya gidince dua etsem de oynasak olur mu?

-Olur kızım. Sen gel şimdi omuzlarımı çiğne bir bakalım.

-Haha ha.. Baba çok komik. (sırtta bir çocuk yürütmek enfes bir masaj tekniğidir tavsiye ederim)

-Baba sana bişi sölicem.

-Söyle kızım.

-Benim "pırt"'ım çok güzel ama seninki o kadar güzel değil.

-O ne ya kızım?

-Hani pırt yapıyoz ya.

-Melike Hay! Allah müstahakını versin. İyi günler gör sen emi...

dsc02027